enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
41,8414
EURO
48,9351
ALTIN
5.691,55
BIST
10.464,48
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cuma Çok Bulutlu
21°C
Cumartesi Az Bulutlu
20°C
Pazar Çok Bulutlu
17°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
18°C
Harran
05.02.2023 00:41 | Son Güncellenme: 05.02.2023 00:53
689
A+
A-

Güzel Harran’ımız, birçok medeniyete beşiklik etmiş dünyadaki ender kentlerin başında gelir. Tarihinin her döneminde ticaret, kültür, sanat ve bilimde kendini kanıtlamış ve adını altın harflerle yazdırmıştır.

Yüzyıllardır ayakta duran ve herkesi kendisine hayran bırakan eserleriyle şehircilik te de örnek bir kent olmayı başarmış Harran’ımız da, yaşamaktan ne kadar övünsek azdır.

Şanlıurfa”nın 44 km. güney doğusunda bulunan ve her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi kent Harran, kendi adıyla anı­lan ovanın merkezinde kurulmuştur.

Tevrat”ta da “Haran” olarak geçen yerin burası ol­duğu söylenir. İslâm tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamber”in torunlarından Kaynan”a veya İbrahim Peygamber”in kardeşi “Aran”a (Haran) bağ­larlar. XIII. yüzyıl tarihçilerinden İbn-i Şeddat, Hz. İbrahim”in Filistine gitmeden önce bu şehirde otur­duğunu, bu nedenle Harran”a Hz. İbrahim”in şehri de denildiğini, Harran”da İbrahim Peygamber”in evinin, adını taşıyan bir mescidin, O”nun otururken yaslandığı bir taşın var olduğunu yazmaktadır.

Harran, Kuzey Mezopotamya”dan gelerek batı ve kuzey batıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Assurlu tüccarların önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu”dan Mezopotamya”ya, Mezopotamya”dan Anadolu”ya olan ticaret akışının binlerce yıl Harran üzerinden yapılmış olması bu tarihi kentte zengin bir kültür bikiminin oluşmasına neden olmuştur.

Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıl­dığı eski Mezopotamya”daki Assur ve Babillerin politeist inancına dayanan Paganistliğin (Putperestlik) önemli merkezlerinden olması yö­nüyle de ünlü idi. Bu nedenledir ki Harran”da Astronomi ilmi çok ilerlemiştir. Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi “Harran Ekolü”dür. İlkçağdan beri varlığı bilinen Harran Üniversitesi”nde dünyaca ünlü birçok bil­gin yetişmiştir.

Emevi hükümdârlarından II. Mervan 744 yılında Harran”ı Emevi Devleti”nin başkenti yapmıştır. Emevilerin Asya bölümü 750 yılında Abbâsilere yenilerek Harran”da sona ermiştir. Abbâsi hüküm­dârı Harun Reşit zamanında “Harran Üniversitesi” dünyada büyük bir ün kazanmıştır.

Bugün Cüllab ve Deysan ırmakları kurumuş ol­duğundan Harran sudan ve yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta dur­maktadır. Tipik evleri, höyügü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları ile turistlerin büyük il­gisini çekmektedir. Atatürk Barajı ve Urfa Tünelleri vasıtasıyla Harran Ovası”na akıtılan Fırat Nehri, Harran”ı tarihteki yeşil ve verimli günlerine tekrar kavuşturmuştur.

Harran”daki Mimari Eserler

I. Yazılı kaynaklarda geçen mimari eserler:
Çeşitli kaynaklardan anlaşıldığına göre, Hz. Ömer zamanında İyaz b. Ğanem tarafından 640 yılında fethedilen Harran”da ilk islami eserler inşa edilmeye başlanmıştır. Emevi başkentliği yaptığı dönemde (744-750 II. Mervan zamanı) imar faaliyet­leri hızlanarak şehir mimari eserlerle donatılmıştır. Mervan, 10 milyon dirhem harcayarak Harran”a bir hükümdâr sarayı yaptırmış, Cami el-Firdevs”i (Cennet Camii-Ulu Cami) yeniletmiş ve su kanalları açarak tarımı geliştirmiştir. İmâdeddin Zengi”nin 1127 tarihinde Harran”ı almasından sonra, Zengi”nin oğlu Nureddin Mahmûd ve Selahaddin Eyyûbi zamanlarında şehirde medrese, hastane, çarşı, hamam gibi çok sayıda mimari eserin inşa edildiği, miladi 1175 depreminde zarar gören yapı­lar ile Ulu Cami”nin restorasyonunun yapıldığı yine çeşitli kaynaklarda kayıtlıdır.

Onyedinci yüzyılın ortalarında (1650 yılları) Harran”ın harap haline yetişen ünlü seyyah Evliya Çelebi burasını, “Şehir harap, evler toprak olup ka­lesinde insanoğlu kalmamıştır. Ancak kargir cami­leri, han ve hamamları kalıp diğer harap evler içe­risinde çöl arapları kışlamaktadır” cümleleriyle an­latmaktadır.

II. Harran kazılarında bulunan ve günümüzde ayakta olan mimari eserler:
Parlak bir tarih ve ilim geçmişine sahip olan Harran, tarih boyunca bir çok devletin hâkimiye­tine girdiğinden kültürlerin kaynaştığı bir kent ol­muş ve zengin mimari eserlerle donatılmıştır. Ancak, hiç bir zaman Bizans ve Haçlı hâkimiyetine girmeyen Harran”da bu devletlere ait eserler yer almamıştır.

Kentin ortasında yer alan höyükte ve sur içer­sindeki harabelerde Sin Mabedi ve üniversite dahil en eski mimari eserlerin temel kalıntıları yer almak­tadır. Harran”ın zengin mimarisinden sadece surlar, iç kale, Ulu Cami, Şeyh Hayat el-Harrânî türbe ve camii ile konik kubbeli evler günümüze kadar ge­lebilmiştir.

Harran Höyüğü: Şehrin ortasında yer alan 22 m. yüksekliğindeki höyük oldukça geniş bir alana yayılmıştır. M.Ö. III. binden M.S. XIII. yüzyıla kadar kesintisiz olarak is­kan edilen Harran Höyüğü, içersinde çeşitli devir­lere ait mimari kalıntıları ve bölgenin tarihini gün ışığına çıkartacak belgeleri barındırmaktadır.

Sin Mabedi: Babil dönemine ait ünlü Sin Mabedi Harran”da inşa edildiği bilinen en eski anıtsal eserdir. M. Ö. 2000 başlarına ait Kültepe ve Mari tabletlerinde Harran”daki Sin (Ay Tanrısı) Mabedi”nde bir ant­laşma imza edildiğine dair bilgiler bulunmaktadır. Yine M. Ö. II. bininin ortalarına ait Hitit tabletle­rinde, Hititlerle Mitanniler arasında yapılan bir antlaşmaya Harran”daki Ay Tanrısı Sin”in ve Güneş Tanrısı Şamas”ın şahit tutulduğu belirtilmektedir.
Yeri kesin olarak tespit edilemeyen Sin Mabedi”nin, höyükte, iç kalede ya da Ulu Camii”nin yerinde olduğu konusunda değişik fikirler ileri sü­rülmektedir. Bunlardan İbn-i Şeddad, bu mabedin Ulu Cami”nin yerinde olduğunu, Harran”ın 640 yı­lında İyâd b. Ğanem tarafından fethedilmesiyle bu mabedin camiye dönüştürüldüğünü, Paganistlere kendi mabedlerini yapmaları için başka bir yer ve­rildiğini söylemektedir.

Harran Üniversitesi: İlk Çağ”dan beri varlığı bilinen ve miladi 718-913 tarihleri arasında (İslâmi dönem) bilim ve sanatta doruk noktaya ulaşan Harran Okulu”nun (Üniversite) İslâm öncesi ve İslâmi dönemdeki yeri, bugünkü kalıntılar arasında tespit edilememiştir.
Tarihi Harran Üniversitesi”nin kuruluşu hak­kında elimizde yeterli kaynak bulunmamaktadır.

Harran Şehir Surları: Elips şeklindeki Harran şehri, bazı kaynaklara göre 8, bazı kaynaklara göre 6 adet kapısı, 187 adet burcu olan, kesme taşlardan inşa edilmiş müstah­kem bir sur ile çevrilmiştir. Surların dışında yer alan ve günümüzde toprakla dolmuş olan hendeğin eskiden su ile dolu olduğu bilinmektedir. Şehrin güney-doğu köşesinde kesintiye uğrayan surların yerini İçkale tamamlamaktadır. Harran surları gü­nümüzde yer yer yıkılmış olmasına rağmen çepe­çevre izlenebilmektedir. Kapılardan sadece Halep Kapısı ayaktadır.

Harran Kalesi: Şehrin güney doğusunda yer alan İçkale, surla­rın o kesimdeki parçasını oluşturmaktadır.

Harran Ulu Cami: Harran höyüğünün kuzey doğu eteğinde yer alan Ulu Cami, Anadolu”nun ilk anıtsal camii, ilk revaklı avlulu ve şadırvanlı camii, en zengin taş süslemeli camii olma gibi daha bir çok önemli özel­liklere sahiptir. Çeşitli kaynaklarda “Cami el-Firdevs (Cennet Camii) veya “Cuma Camii” adla­rıyla geçmektedir.

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.